2. Menderesler
Akarsular, eğimlerinin azaldığı yerlerde kıvrılarak akarlar. Hem aşındırma, hem de biriktirme sonucunda, bu kıvrımlar daha da genişleyerek menderesleri oluştururlar.Hem aşındırma hem biriktirme şeklidir.
Mendereslerde yana aşındırma fazla olduğu için sık sık yatak değiştirirler. Ülkemizde, ovaların tabanlarında ve olgun vadilerdeki akarsular menderesler çizerek akarlar.
Menderesler oluşturan bir akarsuyun;
Yatak eğimi azalmıştır. Akarsu hızı azalmıştır.Uzunluğu artmıştır. Aşındırma gücü azalmıştır.Biriktirme faaliyetleri yaygındır.
3. Kırgıbayır (Badlands)
Şiddetli yağmurların oluşturduğu selinti suları, bitki örtüsünün bulunmadığı ve kolay aşınabilen arazileri aşındırır.
Bunun sonucunda, arazi yüzeyi girintili çıkıntılı bir görüntü alır. Bu tür arazilerekırgıbayır adı verilir.
Kırgıbayır, özellikle sağanak yağışların görüldüğü, yarıkurak bölgelerde daha sık meydana gelir. Türkiye’de, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygındır.
4. Çağlayan ve Çavlanlar (Şelaleler)
Akarsu yataklarında, bazen bazı tabakalar aşınmaya karşı farklı direnç gösterirler. Bunun sonucunda da basamaklar oluşur. İşte, akarsuların bu basamaklardan akan kısımlarına çağlayan adı verilmektedir. Eğer basamaklar yüksekçe ve düşen su miktarı fazla ise, böyle kısımlar da çavlan veya şelale olarak isimlendirilir. Ülkemizdeki en tanınmışları, Manavgat Çağlayanı ile Düden, Muradiye ve Gürlevik şelaleleridir.
Çağlayan ve çavlanlarda suların yüksekten düştüğü kısım aşınırsa, derin oyuklar oluşur. Bu oyuklara dev kazanı adı verilir
5. Peribacaları
Volkanik arazilerde, selinti sularının, aşınmaya karşı farklı dirençteki tabakaları aşındırması sonucunda oluşan şekillerdir.Oluşumunda volkanik tüflü arazi,sel ve yağmur suları,bitki örtüsünün az olması ve rüzgar etkilidİR.
Türkiye’de Nevşehir, Ürgüp, Göreme, Avanos çevresinde yaygındır.
6. Peneplen (Yontukdüz)
Akarsuların ve akarsularla birlikte diğer dış kuvvetlerin, yeryüzünü aşındırması sonucunda deniz seviyesinde hafif dalgalı düzlükler oluşur. Bunlara peneplen(yontukdüz) adı verilir.
Ülkemiz yeryüzü şekilleri IV. jeolojik zamanın başlarında toptan yükseldiği için, iç kısımlarda peneplen izlerini görmek mümkündür.
AKARSULARDA BİRİKTİRME
Akarsuların biriktirme yapabilmesi için;
– Eğimin azalması ,Suyun azalması
– Akarsu hızının azalması, Akarsu yükünün artması
gereklidir. Bu faktörler bir arada olunca, akarsuyun gücü azalır ve biriktirme başlar.
AKARSU BİRİKİM ŞEKİLLERİ
1. Birikinti Konileri ve Yelpazeleri
Dağ yamaçlarından düzlüğe inen akarsular, taşıdıkları materyalleri eğimin azaldığı yerlerde yarım koni şeklinde biriktirirler. Bunlara birikinti konisi denir.
Akarsuların taşıdıkları maddeler ince ise, geniş bir alana yelpaze gibi yayılırlar. Bunlara da birikinti yelpazesi denir. Ülkemizde dağ eteklerinde, bu tip şekillere sıkça rastlanır.
2. Dağ Eteği Ovaları Dağ eteğinde, eğimin azaldığı yerlerde meydana gelen birikinti konileri ve yelpazelerinin zamanla yanlara doğru büyüyerek birleşmeleri sonucu oluşan ovalardır.
Bursa ovası, Uludağ’ın eteğinde oluşmuş bir dağ eteği ovasıdır.
3. Dağ İçi Ovaları
Dağ içlerinde, eğimin azaldığı yerlerde, akarsuyun taşıdığı malzemeleri biriktirmesi sonucu oluşan düzlüklerdir. Engebeli ülkelerde daha fazla oluşur.
Malatya, Muş, Elazığ ovaları bu şekilde oluşmuşlardır.
4. Taban Seviyesi Ovaları
Akarsuların denize yaklaştıkları yerlerde taşıma gücü azdır. Böyle yerlerde akarsular, taşıdıkları malzemeleri biriktirirler ve ova yüzeyini alüvyal dolgu alanı haline getirirler. Böyle oluşan düzlüklere taban seviyesi ovası veya alüvyal taşkın ovası denir.
5. Delta Ovaları
Akarsuların taşıdıkları malzemeleri, deniz içerisinde biriktirmesi sonucu, üçgene benzeyen düzlükler meydana gelir. Bunlara delta ovası adı verilir.
Delta ovalarının oluşabilmesi için,
Akıntıların olmaması, Akarsu yükünün fazla olmasıGel - git genliğinin az olması ,Kıyının sığ olması gerekirTürkiye’de birçok delta ovası vardır. Başlıcaları Çukurova, Bafra ve Çarşamba ovalarıdır. 6. Taraçalar (Sekiler) Aüvyal tabanlı vadi üzerindeki akarsuların, yeniden canlanarak, yatağını kazması sonucunda oluşan yüksekte kalmış eski vadi tabanlarıdır. Türkiye’de, çeşitli zamanlarda epirojenik hareketler görüldüğü için, vadiler boyunca taraçalar görülür.